13 Mart 2016 Pazar

İyi ki varsınız...

Ayrılıklar, vedalar, hesaplaşmalarla dolu bir hafta...
Hani insanın tüm yaşamını masaya yatırıp fotoğrafını çekmek ve orada saklamak istediği anlar vardır ya..
Ne kalmış elimde hesaplaşması değil ama...
Ne yaşamışım merakı...
Tam onu hissediyorum...
18 yıllık işimden ayrılıyorum bu hafta...

İçimde bana en iyi gelen eylem "atmak"...
Dosyaları atmak, ajandaları, yazmayan kalemleri, eski defterleri, sözleşmeleri, ucu kırık cetvelleri, kartvizitleri, kıyıda köşede kalmış ilaçları, bozuk paraları...
Bilgisayardaki dosyaları, telefondaki numaraları...
Evimdeki elbiseleri, dolaplardaki oyuncakları, yüklükteki battaniyeleri...
Sırtımda taşıdığım herşeyle düşünmeden vedalaşıyorum...

Düşünürsem yapamayacağım, batarsam çıkamayacağım çünkü...

Yıllar süren alışkanlıklarımızda şöyle bir sıkıntı oluyor; bir müddet sonra biz onları seçiyor muyuz hala, yoksa onlar mı bizi bırakmıyor, yakamızdan yapışıp bizi yere çekiyor ayırt edemiyor insan...
Işıltılı ama belirsiz bir gelecekle, tanıdık ama loş geçmiş arasında bir seçim yapamıyor...
18 yıl önce neydim, şimdi neyim, ne kattı yıllar bana, ne kadar güçlendim bilemiyor...
Elinde ne kaldı kestiremiyor...

İşte aynı pirincin içinden taşları ayıklar gibi ayıklıyorum, eliyorum, atıyorum fazlalıkları..
Tam bu yüzden...
Ne kaldı bana, ben ne oldum yıllar sonra diye...

Tecrübesizdim...gençtim...yeni evliydim...çok mutluydum...heyecanlıydım...
Demini almamış çay, olgunlaşmamış meyve, buharını çekmemiş pilav, tuzu konmamış salata gibi...
Anne değildim, daha çok evlattım hayatta...
Eş değil sevgili...
Dost değil arkadaş...

Köşelerim sert, acılarım azdı...
Hayatla nasıl baş edeceğimi bilmiyordum...
Herşeyin geçeceğini bilmiyordum...
Yılların insanları kendinden ne kadar uzaklara savuracağını bilmiyordum daha...
Sınavımın ne olduğunu da...
Düşersem yaramı kim sarar, yanımda kim durur bilmiyordum...

Şimdi biliyorum...
Tökezlesemde kalkmayı, yalnızca kendime kalmayı...
Kendimden çok daha fazla bir insanı sevmeyi, anne olmayı...
Herşeye hatta kendine rağmen devam etmeyi, eş olmayı...
Kendinin en karanlık taraflarıyla yüzleşip, tekrar ışığa dönmeyi biliyorum...
Geçeceğini biliyorum...
Öleceğimi biliyorum...
Sınavımın ne olduğunu, içinden geçmezsem o sınavı veremeyeceğimi de biliyorum...
Yanımda kim kalacak, ben en sonunda kime kalacağım biliyorum...

Bu yolu yalnız yürüyemeyeceğimi, kendimi aynada göremeyeceğimi biliyorum...
Bana ayna olan insanları hep seveceğimi de...
Yollarımız ayrılsa bile, arkamda desteğini her zaman hissedeceğim insanları da biliyorum...

Bütün iç hesaplaşmalarımın çıktığı tek bir yer var aslında...

Benim içimdeki rengi, gözümdeki ışığı gören...
Duymasada anlayan, bakmasada bilen, yüreğimi hisseden...
Dün akşam beni uğurlamaya gelen, gelemesede yanımda olduğunu bildiğim tüm dostlarım ve ailem...

İyi ki varsınız:-)

Hepinizi alıp kalbime koymak ve orada tutmak istiyorum...















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder