22 Ekim 2017 Pazar

Dubai’de bir ay bitti🐪

Tam 1 ay bitti bugün Dubai’ye geleli.
Hayatımda ilk defa evimden, İzmir’den bu kadar ayrı kaldım diyebilirim... üniversite stajımda da 1 ay İstanbul’da kalmıştım ama babamın evindeydim, sayılmaz😉

Azla yetinmeyi, hayatı etrafımızda değil sırtımızda taşımayı gördük bu bir ayda..
“Öğrendik” diyemiyorum, çok erken daha😊

Nasıl gidiyor diyor canım arkadaşlarım..
Cevap: An’da olduğum müddetçe iyi😊
Ama “Ben neden bu hasreti çekiyorum? Nerde sevdiğim rutinlerim? Nerde benimle bu hayatta yol arkadaşım olsun diye seçtiklerim? Bahçem? Çiçeklerim? Memleketim?” sorgulamalarına girersem zor olabiliyor...

Dubai, samimi olmak gerekirse, yaşamak için dizayn edilmiş bir proje... Evimin içinde marina manzarasıyla yaşamama rağmen, bana mesela, deniz deniz gibi gelmiyor...evler yuva gibi değil, hava puslu, gökyüzü gri.. Birileri hayal etmiş, öbürleri yapmış, lego gibi😊
Bir fanusun içine tasarlanmış bir kurgu şehir..
Bu günlerde mesela, bir ay boyunca kurgulanmış bir “fitness challange” fırtınası esiyor bütün şehirde, herkes parklarda...her yerden, Şeyh’in oğlu(!), Kaan’ın okulu dahil  telefon mesajları geliyor...Hep birlikte fitness’ı challange ediyoruz Dubai olarak🙃

Sanırım herkes benim gibi anda yaşadığı için, tarihi yok, geçmişi yok dolayısıyla geleceği yok!
Hani ülkenin yerlisi bile yok nerdeyse, o derece..
İnsanlar geliyorlar, çalışıyorlar, eğleniyorlar ve gidiyorlar..bir süreliğine..

Anına bağlı, kendine odaklı, özleyecek çok şey biriktirmemiş insanlar için ideal👍

Benim içinse bir “farkındalık”,  hiç olmadığım, yapmadığım, bilmediğim bir hayatı yaşama provası.. Kendi içimden yeni bir ben çıkarma denemesi..
Bir doğuma hazırlanır gibi üst üste koyup, biriktiriyorum, dönüştürüyorum, değiştiriyorum kendimi..

Türk çevresi bulmak çok kolay, herkes rakıya balığa hasret...Hemen muhabbet dönüyor, ortak nokta bulunuyor..
Gurbet insanları “bir” yapıyor...
Derin bir yerlerdeki bir duyguyu paylaşınca, sınırlar kalkıyor, dertler dökülüyor, sohbet koyulaşıveriyor...
Normalde aylarla katedeceğin mesafeyi bir anda alıveriyorsun insanlarla...

En çok neyi seviyorum? Düzeni ve yalnızlığımı...kafamın net oluşunu...aylardır içinde boğulduğum “Ne yapmalıyım? Nasıl yapacağım?” duygusundan kurtulmuş olmayı!
Kaan için doğru yaptım hissini👍
Kendime ve hayata meydan okumayı seviyorum burda.

En çok neyi sevmiyorum? Havada asılı kalmayı....ait ve sahip olamamayı...
Hiç yeşil, doğa, hayvan olmamasını..
Ve havasını, boğan, nemli, puslu sıcağını...
Çölü sevmiyorum🐪

En çok pişman olmaktan korkuyorum yazmıştım, ilk Dubai’ye geldikten sonraki yazımda..
Pişman mıyım? Hayır😊

İşte bir aylık toplu rapor...
Bir ayın sonunda da hediyemi alıyorum yarın çok şükür🙏
Anneciğim  geliyor🙏💃

O zaman yeni haftanın mottosu😊😉❤️
“Bir tek annem olsun, bana bişey olmaz!”

İzlemede kalın ama sanmayın ki tatildeyiz🙃











4 Ekim 2017 Çarşamba

Haydi bakalım😉


Havada asılı kalmış bir damla... damlanın içinde bir kum... kumun içinde bir şehir Dubai...o yüzden puslu hava...
Çok sıcak... çok ışıltılı... çok pahalı...çok yapay...

Bu tecrübe bana ne öğretecek göreceğiz...
Planlı hayat... doğru karar... Kaan için iyi bir gelecek... kabuğunu kırma... lokal değil global düşünebilme ve yaşayabilme becerisi... kendimle yüzleşme, hayatta yapamam dediklerimi yapma cesareti... azla yaşamayı öğrenme... temel ihtiyaçlara dönme... yalnızlık... içimdeki sesi yeniden duyma... ayağa kalkma... yeniden doğma... başka bir coğrafyada, kültürde, değerler sisteminde kendine yer bulma... alışkanlıklarını yıkma, yeniden kurma...eksilmeden küçülme... ayakta kalma... meydan okuma... zaman kazanma... durma... uzaktan bakma😊

Benden ne götürecek, onu da göreceğiz...
Hasretle geçen yıllar... dostlar belki kim bilir? İçimdeki dinmeyen sızının gün be gün aşındırdığı kalbim... aidiyetlerim... değerlerim... 

Her seçim bir vazgeçiş.... her vazgeçiş bir başlangıç... her başlangıç sonsuz seçenek... her seçenek bir kader...


Kaderlerimize içelim👍