14 Mart 2018 Çarşamba

Öyle işte...


Hayatımda üst üste gelen ve durup düşünmem, kendimi yeniden konumlandırmam, dengemi kurmam gereken olaylar yaşadım, yaşıyorum epeydir malum!

Taşınmalar, hastalıklar, kayıplar, tamam mı devam mı’lar...
Hayatıma yeni giren, bir anda kalbime dolan insanlar...
Çok canım bildiğim ama zamanla o kadar da olmadıklarını gösterip, kenarda kalanlar..
En zor günümüzde, yıllar öncesinden gelip, elimizi tutanlar...

Hayat zıttıyla sınıyor ve karar vermemize zemin hazırlıyor!
Acıyarak ama keyifle karşılıyorum herşeyi..
Hiç olmadığım kadar mutlu, hiç hissetmediğim kadar netim; hem kendimle hem de olanlarla ilgili..

Çok fazla karmaşık hale getirmek insanoğlunun tuzağı aslında.
Şöyle bir silkeleyip kendini, basite indirgeyince anlıyor insan..
Neye değip neye değmeyeceğini!

Hani o ilk öğrendiğin değerler var ya, işte onlar yol gösteriyor en çok!
Doğru ol, mesela...
Mesela, hak yeme...
Mesela, boş konuşma...
İradeli ol...
Kendini sev ama çok önemli olduğunu düşünme.
Mutluluk koşullarda değil, tam kalbinin içinde!
Düşüncelerini ve niyetini temiz tut, kirletme, kirletmelerine izin verme!
Çok kırılsan bile, ah etme.
Ve en önemlisi..
Kendine sor...neden diye😊
Cevabı duyarsın!

İşte o zaman, ne kadar yanlış yapmış olursa olsun insan..ne kadar takılmış, kaymış, düşmüş olursa olsun...ne kadar aldanmış, anlayamamış...

Bu mavi küre, bu kıymetli hayat bize verilen, bu düzmece senaryo, bu çok büyük anlamlar yüklenen olaylar, çok çok önemli insanlar...

Hepsi toplanıp hayatındaki  yerlerini alıyor ve oyun başlıyor...

Üzünce üzülüyor, kınayınca sınanıyor insanoğlu!
Neden diye soranlar anlıyor...