7 Ocak 2018 Pazar

Çocuklarımız...Yumuşak karnımız!

Çocuklarımız...yumuşak karnımız..

En büyük aynamız!
Kendi yaralarımızı görmemize sebep küçücük canlar...
Eğer bir iyileşme şansımız varsa...kendimizden yeni bir ben yaratma, geçmişimizi temize çekme bence çocuklarımız sayesinde var..
Aldığımız yaralara tek merhem çocuklarımız!

Onları bir proje olarak ele almaktan söz etmiyorum, hiç bir zaman böyle bir derdim olmadı..
Onların her istediğini yapıp, kendi yaşadığımız sıkıntıları onlara yaşatmamaktan da söz etmiyorum...Benim hiç şansım olmadı, çocuğumun olsun, en iyisini giysin, herşeyi olsundan da değil!
Tam tersi, hiçbir zaman böyle bir anne olmaya çalışmadım...

Çocuğunu mükemmel dünyaya boğmaya çalışırken, kolunu kanadını kıran nice aileler gördüm çünkü..
Her oyunda kazandırılan çocuklar gördüm, yere düşünce ayağa kalkamayan...
Yerlerde tepinip ağlayarak, herşeyi alabilen..
3 dil bilen ama kendini bilmeyen!
Spor yapan ama oyun kuramayan!
Botları olan ama sularda oynayamayan!
Falan filan..Yani bundan bahsetmiyorum!
Çocuk mutlu olsun diye onu ilgi, para ve güya sevgi seline boğmaktan bahsetmiyorum!

Ben gerçek, doğal ve akışında bir ilişki kurabilirsek.. hayatta bizden çıkmış ama bizim olmayan çocuklarımızla..
Daha güzel insanlar olma şansımızdan bahsediyorum!

O düştüğü zaman beraber düşmekten, elini tutup kalkmaktan...
Dünyayı, iyisiyle, kötüsüyle birlikte tanımaktan, yaşam akışımızda karşımıza çıkan her şeyi birlikte karşılamaktan...
Yanlışta yapsa yanında durmaktan!
Bir şeyi istemediği, sevmediği zaman saygı duymaktan!
Onunla üzülmekten, ağlamaktan... ama üzülmesin diye -mış gibi yapmamaktan...
Doğruyu söyleyebilmekten, yalnızca gerçeği ve beraber üstesinden gelmekten..
Özür dilemekten, yanlış yaptım demekten!
Bir insanı, kendimizi yani, olanca ve tüm zaafları, mücadeleleri, güçlü ve zayıf yönleriyle tanımasını sağlamaktan bahsediyorum...

En çok korktuğumuz şeylerden yani🙂
İşte belki o zaman çocuklarımız bizi, biz kendimizi aklayabiliriz bu hayatta!

Fetva vermeyi bırakıp, yalnızca onları çok seven ve sadece insan olan zavallı ruhlarımızı onlara açtığımız zaman..
Onlar insanı, dünyayı, gerçeği olanca çıplaklıklarıyla bizde gördükleri zaman...

Ve her şeye rağmen sonsuz, sınırsız, koşulsuz, şartsız vermeyip (!), sadece sevebildiğimiz zaman...
Belki kendimizi temize çekip, yaralarımızı sararız..kim bilir?

Ama dedim ya...
Çocuklarımız...yumuşak karnımız!
Yumruk yememek için zırhlarımızı kuşandığımız!!!

4 Ocak 2018 Perşembe

Boşluklar vs Duvarlar

Kendimle ilişkim çok eskiye dayanıyor...
İlk hatırladığım yaşlar 4-5 yaşlarım sanıyorum.
İlk baskın hatırladığım duygular ise güvende olma ihtiyacım, rutinlerden keyif almam, sevildiğim, yalnızlık ve sosyal anlamda kabul görmeme kaygısı..

Çünkü arkadaşım, kardeşim, ablam, abim yok!
Yani aynam yok aslında...
Nasıl bir insan olarak göründüğümü  bilmiyorum...
Sevilesi miyim, güzel miyim, güçlü müyüm, yönetici miyim, ezik miyim hiç bir fikrim yok kendimle ilgili...o yüzden halam, annem ve babamdan oluşan kozamda, risksiz bir sevgi seli içinde, rutinlerimi yaşıyorum!
Bazen eş dost çocukları geliyor, aynaya bakmaktansa, gözümü sımsıkı yummayı tercih ediyorum, kendimi görmemek için...
Sevgi var, huzur var, güven var ama...birşey eksik🙂

Çok güçlü olduğum, çok sevdiğim, çok istendiğim, terkedildiğim, terk ettiğim, onaylandığım, dışlandığım, yönettiğim, tabi olduğum her tür ilişkiden geçtim yıllarca sonrasında..
Epeyce hırpalandım, soyuldum, soyundum!
Epey kalın zırhlarım oldu, içinde ben yok oldum, kimseler görmedi!
Çırılçıplak kaldım, savunmasız ve aciz...kimseler bilmedi!
Evlat oldum, eş, sevgili, arkadaş, yandaş, sırdaş..anne oldum!
Aynalara bakmayı hatta içinden geçmeyi öğrendim.
Ne yaparsam kim beni sever öğrendim.
İşime gelenleri öğrendim...topu taca atmayı, geceleri uyanık yatmayı..
Epeyce kazandım hayatta yalan yok! Hep korundum, kollandım, sevildim bir şekil..
Hayat bana şanslı davrandı inkar edemem..

Ama o boşluk hiç dolmadı!
Eksik bulunmadı...
Tamamlanmak için attığımız bin türlü takla, onaylanmak için verdiğimiz her tür kavga hep bundan değil mi?
Eksik olduğumuzu bildiğimiz için belki hala...
Belki tam olmak için ilk bırakmamız gerekenler o ilk duygular kim bilir?

Boşluğu oluşturanlar, etrafına ördüğümüz duvarlar belki...
Kim bilir?

Hayat yolu, içlerindeki boşluklardan geçenlere sevgilerimle...



2 Ocak 2018 Salı

Çarşı karıştı😜

Çarşı karıştı😜

Tam iki yakasını bir araya getirdim alıştım yeni hayatıma derken..
Tam ev her yer olur, mühim olan benim derken..
Tam marinadır, manzaradır, havuzdur, keyiftir derken..

Eve geldik🙄

Yağmurda kahve, kordonda rakı, muhabbette keyif, kalbimde dostlar, bende ise hala İzmir varmış hatırladım🙂

Yani çok affedersiniz ama boku yedim😜

Biraz daha burdayız..İzmir’i yaşamayı, oturup yazmaya tercih ettiğim için yazmıyorum...
Arayıp benden önce yazımı soran tüm dostlara selam olsun, az gezip döneceğim😘