3 Ağustos 2017 Perşembe

Kes Sesini!

Sesim çıkmıyor yine 10 gündür...yazın ortasında üstelik..
Öksüre öksüre boğazım yırtılıyor geceleri:-(
Neyse bugün doktor, antibiotik, iyileşeceğim inşallah...

Hayat "kes sesini" diyor sanki bazen...kapa çeneni, çok konuşma...
O yüzden içime kaçtım nicedir.. Bilmiş bilmiş konuşarak olmuyor  her zaman, susarakta olmuyor, hatta ne kadar çıkarmak istesende içindekini, boğazını da yırtsan olmuyor..
Olmuyorsa olmuyor...

Olmasada iyiyim...
Merak etmeyin:-)

Sosyal medyadan uzak durmak ve içime kaçmak ihtiyacıyla, içimdekileri, gözümdekileri paylaşmaktan aldığım haz arasında sıkışıp kaldım...

Yazmak ki herkesin yaptığı bir iş değil hayatta, anlatmadan anlayamayanların işidir biraz..
Hele ki blog yazmak, günlük tutmaya benzemez.. Hani insanın kendi kendine şarkı söylemesiyle, sahneye çıkıp bağıra çağıra şarkı söylemesinin aynı şey olmadığı gibi..

Duyulmaya, beğenilmeye, anlaşılmaya, anlatmaya olan ihtiyaçtan çıkar ve beslenir yazı..
Yazmayınca eksik kalıyorsa yazıyor insan, yoksa deli mi oturup içini açsın herkese?

Kim beni anlar, ne anlar, neresinden anlar, öyle mi anlar, böyle mi yorar diyerek yazılmıyor ki anasını satayım..
En iyisi ben koyayım şöyle ortaya, kim nasıl anlarsa anlasın..
Yoksa tek başıma çalıp söyleyeceksem, ne anlamı var yaşamın?
Cesurca kendimiz olduğumuz zamanlarda yaşamıyor muyuz sadece?
Yazmak için sesime ihtiyacım yok ayrıca...Ne kadar sesimi kısarsa kıssın hayat, biraz duygu, üç beş kelime yaşar giderim:-)

Kendimi anlatarak bulmak mı, bulunca anlatmak mı derdim bilmiyorum...
Yoksa içimizdeki aynalardan yansıyan karşımızdakilerin sureti mi insanı yazmaya iten?
Bildiğim içimdeki orkestranın akortu bozuk bu günlerde...
Düzeltip geleceğim😘



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder