21 Haziran 2016 Salı

Keraat Vakti:-)

Aslında blog yazmaya başladığımda, ilk rakıyı yazarım diyordum:-) Ama herşeyi yazdım onu yazamadım bir türlü...
Kısmet bugüneymiş...

Kendisiyle ilk tanışmamız, ilkokul yıllarıma gider...
Burnuma bir mangal birde kavun kokusu eşlik eder...
Fonda Zeki Müren şarkılar söyler...
Kadehler dolar boşalır, her havaya kalkan boş kadeh bana görevimi söyler...

Babamın göğsüne her yattığımda duyduğum anason kokusu çocukluğumun kokusudur benim...

Ben kocaman bir kadın olup, rakı içmeye başladıktan sonra, içmeden önce, her seferinde koklarım rakıyı, bilirim her seferinde O bana eşlik eder:-)

Rakının altlığı, kafası, sohbeti, muhabbeti, sarhoşluğu, ayılması farklıdır diğer içkilerden benim için...

Bir kere ilk yudum ciddi bir adanmışlıkla başlar...
"Hadi neye içelim?"
Bir tek rakı içerken sorulur bu soru...tüm diğer içkiler "Şerefe!" ile kalkar...
"Sağlığa, mutluluğa, güzel günlere, bize, yaza, dostluğa..." artık her neye kalkarsa kadehler, masanın ve masadakilerin mevzusu odur o gece...
Birde sadece rakıya özel bir kelime vardır..."Yarasın!"
Ne için içiyorsak ona yarasın, bize yarasın, işe yarasın:-)

Kendinle yüzleşmeni sağlar rakı...Davan neyse masaya yatar...
Konu, rakı muhabbetinin eşlikçilerinden saklanmaz, saklanamaz, herkes herşeyi anlar...işin en güzel yanı ertesi gün unutur...
Kimse derdine "Seninki de dert mi?" diye yaklaşmaz, herkesin derdi olur derdin...
Beraber susulur, beraber ağlanır, beraber gülünür, beraber yaşanır...
En güzel yanı da budur aslında...içenleri bir yapar!

Keraat vakti, yani içme zamanı önemli bir an... Ne erken başlayacaksın içmeye, ne de geç...
Herşeyde olduğu gibi, rakı da zamanını bekler...zamanı geldiyse su gibi akar gider...

Kadınların ellerine çok yakışır rakı kadehi...kırmızı ojeli, kısa tırnaklı...nasıl olursa olsun...
O kadını rakı içmeyen kadınlardan ayıran bir tutuşu vardır, o kadının hayatta bir duruşu vardır...

Ayarında kalırsan sana hizmet eder,  kendinle yüzleştirir, gönlünü temizler, neşene neşe, kederine dost,  acına yoldaş olur...
Boğazından hayat gibi akar...

Rakının bir lügatı vardır; içinde bol  bol kelime saklar... Efkar...Gam...Hasret....Vuslat...Şükür...Hayat...Sefa...Sevda...Sıla...Mehtap....
Her kelime her yudumda içine dolar...

Ben rakı içen adamı severim, kalbini çıkarıp masaya koyan.
Rakı içen kadını daha çok severim, o kalbi alıp kendine katan... Rakı masasının mezesini, sohbetini, şıkırtısını, sesini severim... küçücük mezeler, kendinden büyük heceler saklar...


Benim soframdan geçmiş, kalbimi görmüş, olduğum gibi, olduğum kadar beni sevmiş, kendini açmış tüm dostlara selam olsun...
Bu yazı da sizlere gelsin...
Yarasın!!!








2 yorum:

  1. Bi tarihte kordonda; Emine; Gülevin, Filiz ve ben kaldırmıştık ya kadehi. Bakmamışim ojelerinize. Ahhhh babam. Yarım bıraktı tahsilimi . Yapalım yine.

    YanıtlaSil
  2. Şimdi gördüm😊😊😊 Yapalım yine, mutlaka yapalım...

    YanıtlaSil