23 Eylül 2016 Cuma

Ekinoks

İşte ennn sevdiğim dönüm noktası doğanın....23 Eylül ekinoksu...
Diyeceksiniz ki hani kışı sevmiyordun?
Valla artık değiştim sanırım.. Güzü, kışı sever oldum..

Sıcacık battaniyelerin altında uyumayı, sabah yağmurunda kahvemi yudumlamayı, tenimi okşayan kazakları, boynuma sarılan atkıları, kocaman postallarımı, ellerimi tutan eldivenleri, şöminenin ateşini, odun kokusunu, hafif loş evleri, sinema saatlerini, dost sohbetlerini, şaraplı, makarnalı geceleri seviyorum...
Hep severdim aslında, ama yaz ama deniz ama yıldız ama yakamoz hep ağır basardı...
Şimdi öyle değil...
Şimdi içe dönüş, dengede duruş vakti...

Ekinoksu sevmemdeki en önemli neden de bu işte...
Doğa ne muazzam... Gece ve gündüz dengesini bozmadan önce, bir gün, bir tek gün dengede duruyor dünya...
Tam dikleştiriyor güneşe olan açısını... Hep kitaplarda 21 Mart ve 23 Eylül  ekinoksları için güneş ışınları ekvatora dik gelir yazar... Bu konunun güneşle alakası yok bence... Güneş durup duruyor olduğu yerde, hep aynı güneş... Dünya konumunu ayarlıyor güneşe göre... İşte tam bu gün, tam niyetini değiştirmeden, bir gün eşitliyor gecesini, gündüzünü:-)
Paldır küldür girişmiyor yani:-)))

Urla'da karşılıyorum bu sene sonbahar ekinoksunu...
Evimi tütsüleyeceğim bugün, dua edeceğim bu bahar bize hayırlı gelsin diye...
Dengelerimizin, hayatımızın değişeceği günler bekliyor bizi...
Bugünümü bunu düşünmeye ayıracağım...
Güçlenerek çıkmak için duracağım dengede :-) Bir gün de olsa...
Doğanın tam kalbinde olmanın tadına varacağım...
Güneşe bir selam çakacağım, "Bak gördün mü, bozmadım dengemi, kanmadım yıldızına, denizine, büyüdüm ben!" diyeceğim:-)
Dünyayla bir olup becereceğim dengede durmayı:-)
Sonra yola çıkacağım...

Birde Kaan'la konuşacağım uzun uzun... Dünyayı, güneşi, aralarındaki ilişkiyi, etrafında pervane olduğu güneşe karşı asil ve dengede duruşunu, denge bozuk gibi dururken bile hayatın kontrolünü, yeniden olmayı, yeniden doğmayı... Güneşin nerden battığını, nasıl hep doğduğunu, meridyenleri, kendimizle aynı meridyende olan insanların önemini, paraleller arasındaki mesafeyi, dünyanın boynunun eğikliğinin tüm şamatanın nedeni olduğunu, eğilmeyi, kırılmamayı, hep dönmeyi, dönmeyi, dönmeyi;-)
Kendine sorduğu soruların, aradığı cevapların evrende yazılı olduğunu, bakarsa göreceğini, ararsa bulacağını... En karanlık anında nereye döneceğini...
Hiçbir şeyin sonsuza dek aynı kalmayacağını...
Anladığı kadar anlatacağım...
Sizlerde yapın...
Alın çocuklarınızı anlatın eşitliği...dengeyi..düzeni...
Dünyanın çabasını, güneşin maskarası olmamasını...
Bugün güneş ışınlarının ekvatora dik gelmesinin sorumlusunu...
Özgürlüğün başınabuyrukluk değil, ne istediğini bilmek olduğunu...
Görün bakın iyi gelecek...
En çok da size ;-)

Musmutlu mevsim dönüşleri hepimize:-))))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder